Silikon Vadisi’nin girişimleri finanse eden bankası olarak da bilinen Slikon Vadisi Bankası, ABD tarihindeki en büyük ikinci banka iflasıyla yüzleşti.
Silikon Vadisi’nin girişimleri finanse eden bankası olarak da bilinen Slikon Vadisi Bankası, ABD tarihindeki en büyük ikinci banka iflasıyla yüzleşti. 2008’deki küresel finans krizinden bu yana en büyük iflaslardan biri olarak kayıtlara geçti. Bu batış hikayesinin bir domino etkisi yaratacağı tedirginliği ise hala sürüyor.
Batışın nasıl gerçekleştiğini ve bu batış hikayesinin girişim sermayesi piyasalarına nasıl bir etkisi olabileceğinden bahsediyor olacağız.
Silikon Vadisi Bankası, ABD’nin en büyük 16. Bankası konumundaydı. SVB’nin ve Signature Bank’ın 72 saat içinde art arda iflaslarını ilan etmelerinin ardından küresel piyasalarda büyük bir panik havası hakim. Olay’ın perde arkasını anlatan Wall Street Journal, bir tweet’le başlayan panik havasının nasıl bir “bank-run” (Batacağı düşünülen bir bankadan mevduat sahiplerinin toplu bir şekilde para çekmeye çalışması) olayına döndüğünü anlattı: “Müşteriler SVB’den 1 günde tam 42 milyar dolar nakit para çekti. Banka 1 milyar dolar negatif nakit bakiyesini düştü.
Şaşırtıcı para çekme faaliyetleri, dijital bankacılığın sağladığı bir hızla meydana geldi. Ve muhtemelen kısmen sosyal medya platformlarından yayılan viral panik tarafından harlandı.”
Özellikle girişimleri finanse eden ve hayata geçirilmesi noktasında önemli faaliyetler yürüten SVB’nin batışı ile birlikte, bu girişimlerinde gelecekleri riske girdi.
Silikon Vadisi Bankası’nın batışı, girişim sermayeleri üzerinde büyük çapta olumsuz etkilerinin olacağı bekleniyor.
Özellikle bu etkilerin neler olabileceğini maddeler halinde anlatıyor olurken, muhtemel risklerin önüne nasıl geçilir sorusuna da cevap veriyor olacağız:
Start-up’ların nakit döngüleri bu bankaya bağımlı olarak gerçekleşiyorsa bu durumda start-up’lar nakit döngüsünü gerçekleştirmede zaafa düşer ve finansal darboğaza girmemek için yeni fon arayışlarına girer. Dolayısıyla arz fazlalaşır ve start-up’ların değerlemeleri düşer. Bu durum, doğal seleksiyon mekanizmasının işlemesi sonucu finansal anlamda zayıf olan start-up’ları ekosisteme veda etme riskiyle karşı karşıya bırakır ve bunlardan bazıları da ticari hayatını sonlandırmak zorunda kalır. Sistemik risk arttığından dolayı yaşanan bu durumla beraber borçlanma maliyetleri yükselir. SPAC’ler görece ucuz kalmış, beğendikleri start-up’ları destekler ve borsaya açar. Böylece döngü yeniden başlar. Bu süreç 7 yıl kadar sürebilir. İşin sonunda yine bank-run olayı yaşanır ve onlar da sistemden çekilir ya da yeni bir bankacılık krizi tetiklenebilir.
24Portföy'ün uzman kadrosu, bu durumun gelecek adına getireceği risklerin farkında. Bu anlamda girişim yatırım statejilerimizde bu riskleri ortadan kaldırmak adına gerekli tedbirler; portföylerin çeşitlendirilmesi ile sürdürülebilir dünya adına çalışmalarda bulunan, tarım ve sağlık alanında hizmet veren şirketlerin GSYF portföylerinde yoğunlaştırılması büyük rol oynayacaktır.
Ahmet Tekin - İç Kontrol ve Teftiş Uzman Yardımcısı